22 Haziran 2013 Cumartesi

BİR KARADENİZ GENCİNİN MESAJI

...Erdem GÜNDÜZ...'' DURAN ADAM ''...


Bir Karadeniz çocuğunun bir Kürt vatandaşımıza mesajı.

Karadenizliyim!
Lazca konuşma merakım hiç olmadı. 
Ana dilde lazca isteğim olmadığı gibi. 
Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
Bazen yurt dışına göç eden emekçi. 
Bazen milletvekili, bazen mühendis 
Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen  yolları hiç keleş ile dolaşmadım.
Pusu atmadım askere, polise.
Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik ülkenin en ağır yükünü. 
Emekçileri oynadık nesiller boyu. 
Sen susuzluktan yakınırken ben sellerin sürüklediği molozlar arasında kaybettiklerimin cesetlerini aradım. 
Senin adın sınır kaçakçılığıyla anılırken, ben yasa dışı silah kaçakçısı olarak tanındım.
Silah ürettim evimin ahırında, namlu taktım oyuncak silahlara. 
Sen Irak, Suriye topraklarında gezinirken ben de Gürcistan  topraklarına uzanmışım ara sıra.
Bazıları bizi çok özdeş kabul eder. 
Lazlar Kürt'ün deniz görmüşüdür derler bilirsin.
Benziyor muyuz gerçekten?
Hem çok, hem de hiç!
Benziyoruz; Sen karnı burnunda anne adaylarını kızak ile hastanelere taşırken ben sırtımda taşıyorum.
Benzemez miyiz?
Ülkenin en ağır işlerini beraber sırtlandık. 
Sen beton dökerken ben duvarcılık yapıyordum. Sen duvar örerken ben demir döşüyordum.
Sen park simsarlığı yaparken ben gazinoları haraca bağlıyordum.
Benzemez miyiz? 
Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan sakat kalırlar, aynı eğitimsizlikten mağdur olurlar.
Benzemez miyiz hiç?
Sana ulaşma konusunda devletin nasıl geç kaldığını iddia ediyorsan benim de farkım yok bilesin.
Devleti hep jandarma diye bilir yörem insanı.
Sizdeki gibi.
Benzemez miyiz?
Aynı gelenek yüzünden silahına sarılıp binleri öldürdük namus anlayışı gereği.
Silaha merakımız, silahı yaşamın parçası görme anlayışımız hep aynı.
Benzemez miyiz?
Çok benziyoruz çok.
Kürtler, Lazların deniz görmemişidir!
Ne kadar doğru değil mi?
HİÇ BENZEMİYORUZ ASLINDA HEM DE HİÇ !
Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı .
Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.
Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. Vatan için görev yapanlara.
Hiç işyeri yakmadım. 
Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.
Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.
Hiç Mehmetçik ile puştu bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.
Hiç benzemiyoruz hiç!
Çanakkale'de ben de öldüm.
Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm.
Ruslara karşı öldüm.
Yetmedi Kore'de öldüm, Kıbrıs'ta öldüm.
Bunu iğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu yapmadım.
Nereden bilebilirim ki Çanakkale'de ölen atalarımın şimdilerde yapmaya çalışacağım ayrılıkçılığa anlayış gösterebileceklerini ki! 
Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.
Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.
Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.
Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim hiç bir zaman.
Ben dağa çıkmadım.
Ülke ülke dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.
Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.
Devlete vergiden kaçıp eşkiyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.
Gece dağda gündüz kurumda olmadım. Hastaneleri basmadım, okulları  yakmadım, şantiyeleri havaya uçurmadım.

ÇÜNKÜ BEN YEDİĞİM EKMEĞE HİÇ İHANET ETMEDİM..
BİZİM İÇİN TEK BAYRAK, TEK DİL, TEK VATAN ..
BİZ KARADENİZ ÇOCUĞUYUZ..........

14 Haziran 2013 Cuma

BATI NEDEN VE NİYE KORKUYOR ?

Batı neden ve niye korkuyor?


Batı Türk halkının kalkışmasından korkarak, yeni bir strateji geliştiriyor.
Bunu aklımın yettiği ölçüde anlatacağım.
Ama önce, Fethullah Gülen’in direnişi yürüten genler için piç demesinden başlamalıyım.
Halka daha önceleri de hakaret ediyorlardı. Ancak hakaretler, daha bir usturup içinde yürüyordu.
Erdoğan direnişe önderlik eden anti-emperyalist gençliğe, pis kokuyor, marjinal diyerek saldırısını sürdürüyor.
Avrupa, Türkiye’deki bu kalkışmayı, kendi çıkarları yönünden şöyle değerlendiriyor.
Halk kalkışması büyür ve bu halk kalkışmasının sonunda,antiemperyalist, bağımsızlıkçı bir yönetim gelirse, Avrupa Türkiye pazarını kaybeder.
Türkiye ulusal pazarlarının, Avrupa tarafından aynı şekilde sömürülmesi için kalkışmanın durdurulması gerekir.
Mevcut yönetimse, halk ile çatışmayı yükselterek işin daha ileri boyutlara varmasına sebebiyet veriyor.
Avrupa, Gül-Gülen-Erdoğan iktidarıyla, halk arasında gibi görünen çatışmanın, gerçek yörüngesine oturması, yani anti- emperyalist bir çizgiye oturmasından korkuyor.
Türkiye pazarlarını tümden kaybetmek yerine, Gül- Gülen- Erdoğan’dan kurtulmanın daha akılcı ve masrafsız bir yol olduğunu düşünüyor.
Dolayısı ile yönetimden desteğini çekiyor.
Yoksa tarikat ve iktidardan beslenenlerin dediği gibi, Türkiye’de yapılan özelleştirmelerde, yerli sermaye, ihaleleri alıyor da ondan değildir.
Türkiye’deki bankaların varlıklarının %65 yabancılarda dururken, Türkiye büyüyor da, onun için Türkiye’nin önünü kesiyorlar yalanına kimse inanmaz.
Batı Gül-Gülen ve Erdoğan yüzünden, Türkiye pazarlarını kaybedecekse, buna izin vermek istemiyor.
Yani Avrupa diyor ki; Türkiye pazarı benim için Erdoğan’dan daha önemlidir.
Antiemperyalist her yönelimden korkan Batının, Halk direnişini Gezi Parkı’na hapsetmek istemesi bundandır.
Olaya sadece özgürlükler alanı içinden bakması bundandır.
Düzen böylece kalsın, benim çıkarlarım aynen devam etsin, ama bu düzeni, kişilikleri ve halkla gereksiz çatışmaları yüzünden bozanlar aradan çıksın istiyor.
Pazarımla benim arama girme diyor.
Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’deki antiemperyalist kalkışmanın büyümesini ve zaten zor durumda olan Avrupa’yı da etkisi altına almasını…
Korktukları eninde sonunda tabi ki başlarına gelecek.
Osmanlıyı da, böyle sömürmüş ve yönetimlerini kullanmışlardı.
Tarihten de görüyoruz ki, Batıya kullanılanların ömürleri de, Batı tarafından belirlenmiştir.
Batıya bağımlı iktidar formüllerinin, yeni yüz ve formüller ile gündeme gelmesi de bundandır.
Kılıçdaroğlu, Gül’e neden bu kadar çok destek veriyor dersiniz.
Batı sömürünün güleryüzlüsünü mü arıyor?
Halk direnişi derinleştikçe, Batının gerçek yüzünü daha iyi göreceğiz.
Tayyip bunlara, beş yıl, bizi üye yapın diye yalvardı. Kiliselerde, Avrupa Anayasa’sını Gül ile beraber imzaladı.
Gene de yaranamadı.
Emperyalizm için sömürünün sürdürülebilir olması esastır.

Bülent Esinoğlu
ulusalbakis.com

9 Haziran 2013 Pazar

RİSK AL .. ve KORKULARINI FETHET

...bird shows how to take risks in life...


How To Take Risks In Life - The Key To Our Success

I wonder how fearful this little bird was the first time it jumped off the ledge? It looks so easy and fearless now, but it had to learn how to take risks in life to survive (we do too).

Fears and risks are incredibly intertwined - one prevents, the other overcomes. Fears prevent us from taking risks. Risks are how we overcome fears - and survive, thrive, succeed.

Learning how to take risks in life is the key to survival for animals and humans. For most of us, taking risks never gets easy or comfortable. But it is necessary.

Just like this little bird, we must ignore our fears, walk to the edge, and jump. It's the only way this bird can do what it was made to do. It's the only way we can do what we were made to do too.

(alıntı..Kurt Smith...https://plus.google.com/u/0/107236832361013505349/posts?cfem=1 )
imajinasyon: http://goo.gl/k4WhE

Hayatta risk nasıl alınır - Başarımızın anahtarı

Bu küçük kuş çıkıntıya atladığında ilk kez ne kadar korkuyordu acaba? Şimdi bu kadar kolay ve korkusuz görünüyor, ama (biz de yaparız) hayatta kalmak için hayatta risk almayı öğrenmek zorunda kaldı.

Korkular ve riskler inanılmaz iç içedir - biri engeller, diğeri üstesinden gelir. Korkularımız risk almamızı engeller. Ve hayatta kalmak, gelişmek, başarılı olmak, korkularımızın üstesinden gelmek için Risk almalıyız.

Hayatta risk almak hayvanlar ve insanlar için yaşamı öğrenmede bir anahtardır. Çoğumuz için, risk almak kolay ya da rahat değildir. Ama bu gereklidir.

Sadece bu küçük kuş gibi, biz, korkularımızı göz ardı ederek set kenarına yürüyüp atlamamız gerekir. Bu kuş bunu yapmak için yaratıldı, ne yapabileceğini bilmesinin tek yolu bu. Biz de bunu yapmak için yaratıldık, ne yapabileceğimizi öğrenmenin tek yoludur bu.

7 Haziran 2013 Cuma

FİDAN KARAKAŞ ...ŞİİR...

ERDEMİN KÜRSÜSÜNDE DÜŞLERİN ÖTESİNDE 


Var oluşun ta kendisidir aslında mutluluk
Farkında olmalı yaşamın özünün


Öz varlığımın derin sessizliğinde 
İyimden kötümden ve merhametimden
Yarattığım adalet çarmıha gerdi beni erdemin kürsüsünde
İşte bu yüzden kızıyorum, yeryüzüne gökyüzüne 


Dile getirmediğim, benliğimde gevelediğim 
Adsız kalmış düş kırıntıları unutmaya direndiklerim
Düşlerin ötesinde özlediğim yitik cennetim

Ruhumu çalmak, tümünü sağmak isterken bedenin
Zehirden hazırlanmış merhemi sürersin ruh yaralarına 
Sessizce acı çekersin
Erdemlerinin göz hapsinde, kendi hükmünü vermesini beklersin

Seyredersin uzaktan uzağa yarattığın kendi cinnetini
Delilik bu olmalı
Açmaya başlarsın içindeki zindanlarının kapılarını tek, tek
Kim bilir belki de çözebilirsin zincirlerini

Huzurun aydınlık kapısına ulaşmak özleniyorsa
Bencilliği yoksul bırakmalı
Doyurmalı erdemleri alabildiğine
Marifetle kullanmalı iyiyi de kötüyü de
Çünkü yok edemezsin ikisini de 

Gün gelir gafil avlanırsan sevda denen muammaya
Bulursun kendini muazzam bir nehrin kıyısında

Eğer oturursan bu hayat kaynağının kıyısına
Mutlaka sıçrar birkaç damlası sana da

Seçimlerindir mutluluk bilincine ulaştıracak seni 
Bilir misin ırkı olmayan tek olgudur sevgi
 
Her insan kendi içinde biraz köle biraz tanrıdır aslında
Var oluşun en büyük arayışıdır mutluluk insanlar yaşadıkça.

FİDAN KARAKAŞ

         ...by Christina Nguyen...

4 Haziran 2013 Salı

MUHTEŞEM GEYİK -- TAYYİB DÖNMEDEN ÜLKEYİ SAKLIYORUZ BEYLER !



tayyib dönmeden ülkeyi saklıyoruz beyler 

  1. biliyorsunuz teyyib yurt dışı gezisine çıktı, perşembe gününe kadar da dönmeyecek. biz de bu süreden yararlanarak türkiyeyi elele vererek başka bir yere taşısak ya ? böylece geri döndüğünde bizi bulamayacak, rahat edeceğiz. hem sorun çıkarıp duran tüm komşularımızdan da kurtulacağız..

    benim fikrim şöyle; bu gece saat 21.00 gibi herkes bir omuz verecek, ülkeyi akdeniz üzerinden yavaşça cebelitarık boğazından geçireceğiz. sonra panama kanalı üzerinden geçirerek and dağlarının arkasına saklayacağız.. baktık ki, gördü ( adamın boyu 1.85 beyler, ayaklarının üzerinde hafifçe yükselse bizi görür ) bu sefer o geleseye kadar başka yere taşırız..

    not: aranızdan "lan cebelitarıktan, panama kanalından nasıl geçirçez koca ülkeyi, sığmaz ki olm" dediğinizi duyar gibi oluyorum, hayatınızda hiç yatak, büyük sunta taşımadınız mı lan siz ? yüklenip dik duruma getirip öyle geçireceğiz...

    yorumlarınızı bekliyorum

    edit :

    1. bazı panpalarımın cebelitarıktan geçerken hatay ilinin zarar görmemesi için önerileri var, dikkate alınacak..
    2. kıçtan takma renault marka motor takılması önerisi var, değerlendirilebilir..
    3. "100 yıllık ülke, çizilmesin sağı solu" diyenler için de önlemler alındı.. ( geyik nakliyat anbarından eşya sardıkları eski yün battaniyelerden aldım, sararız hiç bişi olmaz )

    edit 2 :

    1. yola çıkma vakti yaklaşıyor panpalar, şimdi herkes en yakınındaki hastane, okul vs gibi önemli binaları gazete kağıdı ile güzelce kaplasın yolda kırılıp dökülme olmasın.
    2. göllerin nehirlerin üzeri dökülmesin diye üzerini stretch film ile kaplamak da iyi fikir, balıklar malıklar da ziyan olmaz amk.
    3. istanbulun anadolu kısmı bildiğiniz gibi hem çok ince, burada oturanlar anadolu yakasını ince kontraplakla alttan üstten iyice desteklesinler. ( izmir karaburun yarımadası, hakkarinin ucu gibi coğrafi yerdekiler de aynı uygulamayı yapabilirler / hataya dokunmayın, orayı kıvırarak geçirecez )
    4. "ankarayı bu sefer denizkenarına koyalım" önerisine pek sıcak bakmıyorum ; düşünün, gideceğimiz yere gitmişiz, tam yerleşme telaşındayız konu komşu bize bakıyo o sırada deniz kenarındaki ankaralı panpalarımdan birisi "ne bakıyon la bebe" dese hoş olmaz.. bi dahaki sefere...

    ek edit : gideceğimiz yere yakın olan tanıdığı olan panpalarımın dikkatine :::

    malum yol / taşıma yorgunluğu vs oraya varınca kimsede yemek yapacak hal kalmayacak, bir zahmet biriniz en yakındaki pideciye ( şilide nazilli pidecisi var mesela, oranın pidesi güzel ) 35 milyon buçuk kıymalı yumurtalı / 15 milyon tek sade kıymalı / 25 milyon peynirli / 5 milyon da fındık lahmacunu sipariş versin.. yanına bol roka / limon / salata da koysunlar... 85 milyon da ayran söölesin...

    siparişe edit : #119912792, 84.999.999 ayran bi kola oldu biladeeer !! lan teker teker söylemeyin istediklerinizi...

    zorunlu edit : pm' den "ne zaman yola çıkıyoruz panpa ?" mesajları alıyorum, karadeniz tarafındaki yurttaşlarımız olayı çok yanlış anlamışlar, az önce kırım yarımadasını sökerken yakaladım, onları beklicez mecburen...

    hahahaa bu ne amk, kim yaptıysa helal hahaha
    http://vocaroo.com/i/s0pjrptrsjdm

    efendi adam mode on:
    arkadaşlar, az önce yunanistan başbakanı aradı.. siz aldınız demiyorum ama biz bu taşınma muhabbetine başladığımızda samos ve sisam adaları yerinde duruyormuş ama şu anda yerlerinde yoklarmış, bi üstünüze cebinize falan bakın yanlışlıkla girmiş olabilir adama da ayıp olmasın gider ayak
    efendi adam mode off:
    hangi piç aldıysa çıkarsın yerine koysun amk, arkamızdan laf ettireceksiniz !!!

    pm edit : kilisli adam mesaj yazdı, yaşlı anası / anneannesi varmış kıbrısta, kalkamıyorlarmış yerlerinden mecburen onları da alacaz yanımıza o yüzden adana mersin hatay kısmı az sıkışsın, kıbrısı oraya yamayacaz..

    apacilongbow un eniştesinin de içinde bulunduğu osmaniye ili kayıptır, bulanların müdüriyete getirmeleri rica olunur..

    ihtiyaç editi : arkadaşlar, ülkeyi hafifçe italyaya doğru yaslayarak bırakıp 20 dk ihtiyaç molası veriyoruz.. biriniz altına sağına soluna tahta vs sıkıştırsın da kaymasın... kimse sağda solda kaybolmasın amk, ben ne zaman ev taşısam yardım edenler işin yarısında ortadan kaybolur ona dönmesin...

    unutkanlık editi : ya boğaziçi ve fatih sultan köprülerini söktük de vidalarını nereye koyduk amk bulamıyorum ?
    hah, bulundu bulundu bilecik valiliğine saklamışız hiç kimse orayı bilmez karıştırmaz diye...

    başlarım bi tarafınıza editi : lan bunu kim unuttu geride ??? kimin bu ??? kimse bişeyini unutmasın demedik mi amk ??? napcam ben bunu şimdi ? sahibi kimse cote d'azur sahiline bıraktım ordan alsın ben uğraşamıyacam !!!

    http://imgim.com/9320incij5485375.jpg

    futbol editi : lan bir ikiniz bi koşu ispanyadan özellikle katalunyadan şööle iyilerinden futbolcu kapıp gelsin, ülke futbolunun hali ortada ( kukubaba ya fikir için teşekkürler )
    ---
    yazarın bugünlük( herhalde ) son editi :

    efendi mode on:
    şaka bir yana, oldukça sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde sizleri olduğu kadar beni de gülümseten bir yazı oldu bu, hepinize tek tek teşekkürler..

    efendi mode off :
    lan sağını solunu kırdınız döktünüz memleketin amk, sizinle yola çıkanda kabahat.. neyse, hepinizin eline koluna sağlık panpalar.. bi sıkıntı olmazsa yarın yeni bir dünya haritasının capslarını sizinle paylaşırım...

    04.06.2013 / 1. edit :

    destek veren panpalarıma çook teşekkürler *
    inci sözlük ve ekşi sözlükte dünün en beğenilen entry' si seçilmiş, bu sabah rock fm' de mesut süre tarafından tamamı okunmuş...

    mutlu oldum, bu süreçte "gülümsetebilme" adına benim de ufak bir katkım olduysa ne mutlu bana...

    tekrar teşekkürler dostlar...

    http://imgim.com/3642incio9930850.jpg

    http://imgim.com/898incih9305047.jpg

    rock fm ' deki yayının ses kaydı elinde olan varsa veya bir yerde duyan/gören olursa pm gönderirse sevinirim..

    ---


    (yarimadali ?, 03.06.2013 09:22 ~ 04.06.2013 18:37)




1 Haziran 2013 Cumartesi

POLİSİN TÜRK HALKINA ZULMÜ'DÜR

BANU AVAR





2004-2005 yıllarında "Turuncu Darbe" sahnelenmiş ülkelerde gazetecilik yaptım. Ukrayna'da Kırgızistan'da, Lübnan'da, Gürcistan'da, Kosova'da, durumu belgeledim.

AKP hükümeti ülkeyi iç savaşın, bölünmenin eşiğine getirdi.. Ne hukuk kaldı ne adalet! Böyle süreçler turuncu harekat için uygun süreçlerdir.. Halk sıtma ile ölüm arasına hapsedilir..

Baskı ve şiddetten yılmış insanlar, önceden kurulmuş düzeneklere kolayca yönlendirilebilir. HUKUKUN HAKKIN MÜDAFAASI ŞARTTIR.. Ama yanlış yönlendirilmelere karşı dikkatli olmak da şarttır.

OTPOR ve CANVAS batı istihbaratının DARBE örgütleridir. Sıkılı yumruk amblemi sosyal medyada insanları galeyana getirmektedir.. Akılla bilinçle hareket etmeyen kitleler provokasyona açık olurlar. Sonu Mısır'dır, Libya'dır! Mübarek 40 yıl ABD'ye hizmet etmiş, kullanım süresi bitince sosyal medya üzerinden örgütlenen OTPOR hareketiyle kafese tıkılmıştır.

Küresel güçler aralarında paylaşım savaşındadır. Türkiye değişik kanatların güdümündeki iktidar unsurları arasında çekiştirilmektedir! Batılı hükümet ve medya gruplarının Gezi Parkı olayındaki alışılmadık desteği dikkatle yorumlanmalıdır!

Batılı güç odakları Tayyip Erdoğan'ın 'kullanım süresi'nin dolduğu yönünde 2 yıldır yayın yapmaktadırlar. Türk milletinin sabrının taştığını ve kendi denetimlerinde olmayan bir yöne kayabileceğini de defalarca rapor etmişlerdir. Bunu önlemenin tek yolunun, kendi denetimlerine alacakları bir 'hareket' olacağını da kaydetmişlerdir. Dolayısıyla dikkatli olunmalıdır!

Hatırlayın 2011' de New York'ta Zucotti parkında Twitter'dan örgütlenen binlerce kişi karşılarında Yugoslavya’yı CIA uzmanları ve NED (National Endowment for Democracy) fonlarıyla parçalara ayıran OTPOR/CANVAS gençlik örgütünün liderlerini bulmuşlardı.… İvan Maroviç, Doğu Avrupa’ya, Kafkaslar'a, Orta Asya’ya turuncu darbeyi öğretmiş isimdi.
Kapitalizmin merkezinde ‘kapitalizme karşı mücadele’ ‘Emekten yana-sömürüye karşı elele!’ çığlıkları ortaya yayıldı. Sloganları İvan Maroviç atmıştı. Gazetecilere beyanatında ‘Devrimci bir eylemin planlamasında, hiçbir şey ‘kendiliğinden’ değildir! İnsanlar sokaklara dökülüvermiş gibi görünebilir. Ama bu aylar hatta yıllar süren dikkatli bir hazırlığın sonucudur! Belli bir noktaya gelene kadar, grevleri ve büyük kitle yürüyüşlerini örgütleyene kadar geçen süre çok sıkıcıdır. Ama o noktaya vardığınızda her şey birkaç hafta içinde sona ulaşır!’ (Revolution U, Foreign Policy, 16 Şubat 2011) demişti.

Gezi Parkı'nda iktidarın emniyet güçleri tarafından inanılmaz bir vahşet uygulanan halk, haklı tepkisini ortaya koyarken, bazı odakların sahneye koyduğu oyunda figüran olmamaya dikkat etmelidir.

Önceki yazımda da belirttiğim gibi HAK İÇİN DİRENİŞİN sonuna kadar yanındayız. Hayatımızı bunun mücadelesi içinde geçirdik. Ama disiplinsiz, ve bilinçsiz yığın hareketi, belirsiz odaklar tarafından yönlendirilebilir ve felaketle de sonuçlanabilir. Bugüne kadar Türkiye'de yaşanan felaketlerde gıkı çıkmayan, Türk milletine olan düşmanca tavırları aşikar Uluslararası Af Örgütü ve benzer kurumların Gezi Park olaylarında kararlar yayınlaması, AB ve ABD siyasilerinin açıklamaları hayra alamet değildir. Uyarmak görevimizdir!

Banu AVAR, 1 Haziran 2013
banuavar@superonline.com